19 Temmuz 2014 Cumartesi

Klasik Görüş Eleştiriler

KLASİK GÖRÜŞE YAPILAN ELEŞTİRİLER NELERDİR ?

Bir asırdan fazla etkili olan klasik bilim anlayışına çeşitli eleştiriler yöneltilmiştir.

Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:


  • Farklı alanlarda farklı yöntemlerle araştırma yapan çeşitli bilimleri fiziğe indirgemek. gerçekliğin farklı boyutlarını anlamaya engel olur. Farklı boyutları anlayabilmek için diğer bilimlerin gelişerek devam etmesi gerekir. 



  • Her bilim ayrı yöntem kullanmakta beraber, günümüzde yöntem de önemini eskisi kadar koruyamamaktadır. Hatta yöntemi tamamen reddeden bilginler de vardır. Feyerabend (1925-1994) Yönteme Hayır adlı bir kitap yazmıştır. Çünkü yöntemin etkinliği tezi. tarihi gelişimin reddidir. Bilimin içeriğini yöntem değil, yöntemi bilimin içeriği belirler. 



Klasik görüş eleştiriler

  • Klasik görüşte indirgemecilik işlememiştir, yani verimli olmamıştır. Çünkü klasik görüşte bilimin soyut önermeleriyle günlük dildeki önermeler duyu verilerine (gözlem verilerine) indirgenememiştir. 


  • • Klasik görüş,  zihne sınırlar koyarak bilimsel faaliyetleri ve düşünce alanlarını iyice daraltmıştır. Halbuki insan aklına ve düşüncesine sınır çizilemez. 



  •  Bilim. iddia edildiğinin aksine birikimci bir çizgi halinde değil,  devrimci hamleler ve zikzaklar halinde ilerler. 



  • Bilimi yapan, bilim adamları topluluğudur. Bu topluluğun içinde yetiştiği inanç, norm, dil ve eğitim ortamı göz ardı edilemez. Yani psikoloji toplumsal, tarihi ve kültürel koşullardan soyutlanarak bilim yapılamaz ve bilim adamı yetişemez. 


klasik görüş ve eleştirisi

  • Bilimin kendi içinde bir işleyişi vardır, yani bilim bağımsızdır. Bu bağımsızlık, bilim adamının kendi dünyasının "kavramsal çerçevesi'nin hapishanesinde sonsuza dek yaşayıp ölmesini gerektirmez. Bu nedenle bilim adamının üreteceği yeni çözümlerde; onun kişiliği, eğilimleri, inançları, yetişmesi, arka planı ve geleneğin etkisi mutlaka kendini gösterir.



  • Bilim, insanlığın bütün problemlerini çözme iddiasında olamaz. O, belli koşullarda, belli olanaklarla elde edilmiş akli bilgidir. Dolayısıyla bütün alanları birden kapsamayabilir. 





Bilimsel Kuramın Özellikleri Nelerdir ?

Şimdiki konumuzda BİLİMSEL KURAMIN ÖZELLİKLERİ NELERDİR ? sorusunu cevaplandıracağız.


Bilimsel kuramın özellikleri şunlardır

a. Zihnin kavramsal bir ürünü olup iyi kurulmuş kavramlara dayanır. Burada önemli olan. kuramın kendisiyle çelişmemesi. tutarlı olması ve dayandığı (daha önce var olan) olgularla tam uyumlu olmasıdır.

b. Bilimsel kuram, kesin bilgiye zıt olarak varsayımlarla (hipotezlerle) yapılan bir inşadır. Uygulamadan ve pratikten bağımsızdır. Deneyle doğrulanamayan kuramı ar pratiğe geçmez, bunların doğruluğu şüphelidir. Örneğin: Darwin teorisi gibi.



c. Kuram, olgusal ilişkileri açıklamayı hedefler: olgularla daima ilgilidir.

ç. Kuramda varsayım (hipotez) vardır, ama o. varsayımdan ibaret değildir. Çünkü varsayım (hipotez), doğruluğu kabul edilerek temele konulmuş bir ilke, bir önermedir. Halbuki kuram, bu tarz birçok önermeden meydana gelmiştir.

d. Bilimsel kuram, gözlem ve deneyle test edilip doğrulanabilir.



e. Bilimsel kuram, belli bir alana ait verileri mantıki olarak sistemleştirir. Bu, onun dedüktif (çıkarımcı) özelliğini ortaya koyar. Bilimsel kuram; bilimsel yasadan, doğa yasalarından ve toplumsal yasalardan yararlanılarak geliştirilir. Şimdi bu üç kavramı görelim:

Bilimsel yasa: Olaylar arasındaki düzenli bağlantıyı ortaya koyan genel önerme veya olayların akışındaki değişmezlik ve zorunluluğu bildiren kuraldır. Örneğin: "Su 100 derecede kaynar.". "ısınan cisimler genleşir." önermeleri hem doğa yasası hem de bilimsel yasadır.



Doğa yasası: Olgular selinin akışına dayanarak ulaşılan genel yargılardır.

Toplumsal yasa: Devlet tarafından toplumsal düzeni ve toplumdaki insan ilişkilerini kurup geliştirmek amacıyla konulmuş genel kurallardır.

Öndeyinin Özellikleri Nelerdir ?

Bilimsel açıklama; bir olgu gerçeğini, bir akıl gerçeğine çevirmektir. Yani olguyu, önceki bir sistemin önermelerine bağlamaktır. Her aklı açıklama, sonraki nicel bir halin önceki nicel bir hal ile özdeşleştirilmesi sürecidir. Böylece deneyde elde edilen nicelikler formüle edilir, önermeler haline getirilir. Öyleyse bilim, önce farklı algılanan nesneleri, düşünce için yararlanılacak öğeler haline getirme etkinliğidir. Dolayısıyla bilimsel açıklama, önce bir olgunun öncüllerinden (nedenlerinden) hareket ederek dedüksiyon yapmayı hedefler; akli bir çıkarımla olguyu öncüllerine bağlar, sonra da olgunun nedenini ortaya koyar. Örneğin; depremin nasıl olduğunu söylemek bir betimlemedir; niçin meydana geldiğini ortaya koymak ise bir açıklamadır. Açıklamalar, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir, yani yanlışlanıncaya kadar geçerliliğini sürdürür.


Bilimsel açıklamalarda temel olan mantıki tutarlılıktır. Olguların ilişkileri önermelerle ifade edilmiştir. Bilimsel açıklama olguları betimleyen önermeleri bazı genellemeler ile başka bazı önermelerden çıkarmak suretiyle açıklamaya çalışır. Çünkü açıklama, olgunun nedeninin belirlenmesidir. Olgunun öğelerinin açık olarak ortaya konulmasıdır. Bu, dedüktif bir çıkarımdır. Burada, açıklayan önermeler öncüller; açıklanan ise sonuç önermesidir. Öncüller verilince sonuç zorunlu olur (dedüksivon).

Yeterli bir açıklama için gereken koşullar şunlardır:

a. Açıklanan, açıklayan öncüllerin mantıki sonucu olmalıdır.

b. Açıklayanlar arasında önceden ulaşılmış, kendisine dayanılacak kanun hükmünde

bir genelleme olmalıdır.

c. Açıklayanlar olgulara (gözlem ve deneye) dayanmalıdır.

d. Öncüller doğru kurulmalıdır.

Bu koşullara göre bir olgunun açıklanması birkaç biçimde olabilir:

  • 1. Karmaşık bir etkinin kanununu. tek tek nedenlerin kanunu ile bunların beraber var olmaları olgusu içinde birlikte etki yaptıklarını düşünerek açıklama: yani farklı etkenlerin birlikte etki ettiklerini düşünerek karmaşıklığı açıklama, 
  • 2. Art arda gelişte bir ara bağlantının tespiti yoluyla açıklama, 
  • 3. Bir nedensellik zinciri içinde herhangi bir bağı bir araya getiren kanunu, her birini ara bağlarla birleştiren kanun içinde eriterek açıklama. 



Üçüncü açıklama biçimi daha karmaşıktır. Çünkü burada, dar alanda geçerli olan birkaç kanun, genel bir yasa şeklinde ortaya konulur. Böylece daha az genel olan bir yasa, daha genel olanın altına konularak açıklama olanağı elde edilmiş olunur. Örneğin: Kepler, gök cisimlerinin gözlenen hareketlerinde var olan düzenliliği" Kepler Kanunları" adı altında üç genel önermeyle ifade etmiştir.

Öndeyinin özellikleri nelerdir: Ön deyi ile açıklamanın sıkı bir ilişkisi vardır. Çünkü ikisinin de mantıki yapısı aynıdır. Açıklamada, açıklanan olay gerçekleşmiştir veya gerçekleşir. Öndeyide ise olay hakkındaki önerme, olayın gerçekleşmesinden önce, genel kanun önermelerinden türetilmektedir.

Deneysel bilimlerde öndeyi önermesi. tüme varımcı veya tümden gelimci akıl yürütmelerle elde edilen ilkelere dayanır. Açıklama ile ön deyi arasında şöyle bir ilişki vardır:

Her uygun açıklama, potansiyel bir öndeyidir: her uygun ön deyi ise olası bir açıklamadır. Öyleyse öndeyi: geleceğe dönük bir önermeyi, geçmişte veya şimdi bilinen birtakım koşullar altında elverişli genel kanunlardan türetmek veya olası bir olayı önceden görmektir.

Ön deyinin amacı. önceden tahmin İle olayları kontrol etmek: dolayısıyla doğa ve toplum üzerindeki insan egemenliğini artırmaktır.