Din, insanlık kadar eski bir sosyal kurumdur. En ilkel
toplumlardan en uygar toplumlara kadar din, daima var olmuştur. Her dini inanç,
ibadet ve eylem üzerine ilkeleri ve uygulamaları vardır. Çünkü her din bir tez
ile gelir. Bu tez, kişileri ruhen temizlemek ve onların zihniyetlerini
değiştirerek ahlakını yükseltmek; dolayısıyla toplumu manevi ve ahlaki yönden
yüceltmektir.
Onun işi, kişinin iç dünyasını, ait olduğu toplumu ve dış dünya
ile ilişkilerini düzene sokmaktır. Özellikle tek tanrıcı ilahi dinler bunu,
Tanrı – insan ilişkisi ile ilişkisini kurmak ve geliştirmek yoluyla
gerçekleştirmek ister. Öyleyse evrensel dinler önce bireyleri, sonra toplumları
düzeltmeyi hedef almaktadır. Bu açıdan din, inananlara bir inanç ve eylem
bütünlüğü içinde sunduğu yaşama biçimini, bir dünya görüşü çerçevesinde
kurallaştıran sosyal bir kurumdur.
Din, hayatın her yanı ile ilgilenir. Bu bakımdan, çok
çeşitli bilgi alanlarının konusu olmuştur. Din psikolojisi, din sosyolojisi,
din pedagojisi, din fenomenolojisi ve din felsefesi bunlar arasında
sayılabilir. Bunlardan din felsefesi, dine felsefi açıdan yaklaşır, yani din
felsefesi, dinin temel tezleri hakkında rasyonel, tarafsız, kapsamlı, tutarlı
ve eleştirel bir tarzda düşünmek demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder